18 Şubat 2009 Çarşamba

feminizm

feminizm; bir nefret ideolojisi değildir.

feminizm; bir ötekileştirme
politikası gütmemektedir.

feminizmin tek sorunu kadın ve erkek ayrımcılığı
olmayan; kadın üzerindeki tüm baskılara(devlet, toplum, aile vs.) karşı olan ideolojidir.

sadece kimilerince sürekli tekrarlandığı üzere çirkin
kadınların işi, uğraşı değildir.

feminizm bir tavır, bir duruş, bir şekilde olayları kavrayış şeklidir.

sosyalist feminizm kadın sorununun, kadın erkek ayrımcılığının ve dahası kadın üzerindeki tüm baskıların ortadan kalkmasını sosyalizmle çözüme kavuşacağına inanır.

....

ne olmadığı konusunda netleşilirse ne olduğu konusunda daha da berraklaşılacağı kanısındayım.

"(...) toplumsal hayata en büyük açılımların erkeğe değil
erke karşı oluşturulmaya çalışılan bir dille sağlanıyor olması da bunun en büyük kanıtı. dolayısıyla sormak gerekir: hal böyleyken feminizmi mutlak mağdur kadın - mutlak düşman erkek sığlığına indirgeme çabasının nedeni ne?(...)" [vurun kahpeye/karin karakasli/amargi güz sayısı]

sözü karin karakaşlı'dan devralacaksak; feminizmin tek derdinin erkekler olmadığını, kendilerinin gönüllerinin rahat olması gerektiğini bir kere daha deklare edelim.

hayata sosyalist pencereden bakıp gördüklerimizi buna dair yorumluyorsak, bu pencerede zaten bir feminizm çerçevesi olduğunun da farkında mıyız acaba? erke karşıtlık, cinsiyetçiliğe karşılık, homofobiye karşı olmak vs. vs. bir yerlerden tanıdık geliyor sanki, çıkaranlar buyursun gelsin.

kadına yönelik pozitif ayrımcılık uygulamaları

pozitif ayrımcılık; en kaba ve en yalın haliyle toplum nezdinde eşit koşullarda olmayan insanlara eşit davranmamaktır. eşit koşullara sahip olmayanlara eşitlermiş gibi davranmak, eşitsizliği devam ettirdiği gibi riyakarlıktan öte değildir. çünkü bu durum bir yanıyla eşit olmayanın daha çok çaba göstermesi anlamına gelir.

gelelim; `kadına yönelik pozitif ayrımcılık` kavramına. kadına yönelik; siyasette, evde, otobüste ya da yaşamın herhangi bir alanında pozitif yönde ayrımcalıklar tanınmasıdır. sanıldığı gibi, sadece siyaset alanında değil yaşamın her alanında pozitif ayrımcılık örneklerine raslanabilir. kadınlara yönelik olanlar mevzubahis olduğundan burada bir kaçını örnekle inceleyecek olursak, bu ayrımcılığın bilinen yüzüyle bir ayrımcılık olmadığını belki az buçuk aktarmış oluruz.

-- eski sosyal güvenlik yasasına göre, kadınların erkeklerden 5 yıl daha önce emekli olmaları `kadına yönelik pozitif ayrımcılık` uygulamalarının en belirgin olanlarından bir tanesidir. neden mi? eşinize, annenize, kız kardeşinize bakın; eğer çalışan bir kadın ise bir de ev işlerinin yükümlüğünün kadının sırtında olduğu topraklarda yaşıyoruz. yani kadınlar genel itibariyle, sadece sekreter, asistan, mühendis, öğretmen ya da herhangi bir meslek icracısı değil aynı zamanda ev emekçileridir de. bu durum da kadınların daha fazla yıpranmasına neden olur ve erken emeklilik hakkı elde etmesi nedendir.

-- siyasette kadınlara kota uygulanıyor olması da kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık uygulama örneğidir. ataerkil toplum dayatması sonucu, kamusal alan ki siyaset de buna dahil olmak üzere erkeklerin alanı olarak bilinmektedir. kadınların bu alanda var olmaları, bu erkek egemenliğini kırmaya çalışmaları daha fazla çaba gerektirmektedir. dolayısı ile kota uygulanması ile bu konuda kadınlara ayrımcılık uygulanması kendi kürsülerini elde etmesinde sadece bir araçtır.

-- yine babası nedeniyle yasalar tarafından bir çok hak elde eden kadınların bu yönde pozitif ayrımcılığa uğramalarının nedeni ataerkillik ve buna karşı düzenlenmiş toplum sistemidir. erkekler var olması gerekliliği tüm benliğine kazınan kadınlarımızın kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, babası dolayısı ile sigortalı olmaları, babasının maaşını alması gibi nedenler kadının bireyselleşmesini kolaylaştırıcıdır.

bu örnekler pekala çoğaltılabilir. yalnız bu örneklerin hiç biri tek başına yeterli konumda değildir. bu ve buna benzer pek çok uygulama sadece işi kolaylaştırmaktadır. kadının birey olması ve bireysel olarak ayakta durması ise cinsiyet farkı gözetmeksizin her insanın olduğu gibi kadının da çabasını gerektiren bir durumdur.

toplumdaki eşitsizliği kaldırmadan da pozitif ayrımcılık uygulamalarının gereksizliği tartışmak; özellikle kadınların eşitsiz ortamda tüm olaylarda -1'den başlamaları anlamına gelmektedir.